Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hukuki işlemlerin geçersiz kılınmasını sağlayan, amacı alacağın tahsilinin sağlanması olan, şahsi hak doğuran önemli bir davadır. Bu dava türü, İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ila 284. maddelerinde düzenlenmiştir.

Hukuk sistemimizde alacaklıların haklarını korumak amacıyla çeşitli mekanizmalar bulunmakta ve bu mekanizmalardan birisi de “Tasarrufun İptali Davası”dır. Bu yazımızda, tasarrufun iptali davasının ne olduğunu, şartlarını, zamanaşımı sürelerini ve diğer önemli hususları detaylı bir şekilde ele alacağız.

1. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI

Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hukuki işlemlerin geçersiz kılınmasını sağlayan, amacı alacağın tahsilinin sağlanması olan, şahsi hak doğuran, İcra ve İflas Kanunu’nun 277-284. maddeleri arasında düzenlenen önemli bir davadır.

Davanın temel amacı, borçlunun malvarlığını azaltarak alacaklılarını zarara uğratmasının önüne geçmektir. Borçlu, borcunu ödememek veya alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla malvarlığını başkalarına devrettiğinde, alacaklılar bu devir işleminin iptalini talep edebilirler. Örneğin, borcu dolayısıyla bir kişinin anne ya da babasından kalan mirası reddetmesi, boşanma protokolü gereği devretmesi gereken taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi, icra takibi neticesinde aracı kaybetmemek için göstermelik bir şekilde devir yapması gibi durumlarda tasarrufun iptali davası gündeme gelebilir.

Tasarrufun iptali davası, borçlunun yaptığı işlemin tamamen geçersiz kılınması anlamına gelmez. Dava sonucunda, alacaklı sadece alacağını tahsil edebileceği kadar malvarlığı üzerinde cebri icra yetkisi kazanır. Bu özelliği ile tasarrufun iptali davası, nispi butlan davalarından ayrılır. Davanın açılabilmesi için borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlunun borcunu karşılayacak malvarlığının bulunmaması gerekir. Bu durum, borçlu hakkında düzenlenen aciz vesikası ile tespit edilir.


2. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ŞARTLARI

Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz:

2.1. Kesinleşmiş Bir Alacağın Mevcudiyeti

  • Alacaklının, borçluya karşı kesinleşmiş bir alacağının bulunması gerekmektedir. Bu alacak, icra takibine konu edilmiş ve kesinleşmiş olmalıdır.
  • İtiraza uğramış bir takip söz konusu ve bu itiraz kaldırılmamış ya da iptal edilmemiş ise, kesinleşmiş bir alacaktan bahsedilemeyeceğinden tasarrufun iptali davası açılamaz. İtirazın iptali davası açıldıktan fakat neticelenmeden evvel tasarrufun iptali davası açılırsa, itirazın iptali davası bekletici mesele yapılır ve sonucuna göre hareket edilir.
  • Şikayet üzerine iptal edilen bir takipte kesinleşmiş alacaktan bahsedilemeyeceğinden tasarrufun iptali davası açılamaz, açılmış olan davada ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilir.
  • İhtiyati haciz, geçici haciz durumlarında merasim henüz tamamlanmadığından, kesinleşmiş bir alacak söz konusu olmadığından kural olarak tasarrufun iptali davası açılamaz.

2.2. Aciz Vesikası veya İflas Hali

  • İcra ve İflas Kanunu’nun 277. maddesi uyarınca, tasarrufun iptali davası açılabilmesi için borçlunun malvarlığının borcunu ödemeye yetmediğinin tespit edilmiş olması gerekir. Bu durum, geçici veya kesin aciz vesikası ile belgelendirilir ve kural olarak dava dilekçesi ile ibraz edilir. İflas durumunda ise iflas idaresi tarafından sıra cetvelinin düzenlenmesi gerekir.
  • Aciz belgesi bulunması dava şartı olup, hakim tarafından re’sen gözetilir. Yargılama aşamasında aciz vesikası sunulamaz ise tasarrufun iptali davası reddedilir, ancak aciz vesikası düzenlendikten sonra ikinci kez tasarrufun iptali davası açılmasına mani bir durum bulunmadığı gibi, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilir. Zira, bu dava şartı sonradan tamamlanabilir bir dava şartıdır.
  • Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davasında ise aciz belgesinin sunulması gerekmez.
  • Geçici aciz belgesinin hukuka uygun olup olmadığı davayı gören mahkeme tarafından incelenebilecekken; kesin aciz belgesinin hukuka aykırı, haksız olarak düzenlendiği davayı gören mahkeme tarafından araştırılmaz. Bu tür iddiada şikayet yoluna gidilmesi gerekir.
  • Rehin açığı belgesi ya da malının bulunmadığına ilişkin olarak borçlunun vermiş olduğu mal beyanı aciz belgesi olarak kabul edilmez.

İcra ve İflas Kanunu Madde 277

İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler: 1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, 2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.

2.3. İptal Edilebilir Bir Tasarruf İşlemi

Borçlunun, İcra ve İflas Kanunu’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde sayılan tasarruf işlemlerinden birini yapmış olması gerekir. Bu işlemler, bağışlamalar, ivazlar arasında açık bir orantısızlık bulunan tasarruflar veya mali durumu bozuk olan borçlunun yaptığı şüpheli işlemler olarak sıralanabilir. Alt kısımda hangi tasarrufların iptale tabi olduğu açıklanmıştır.

2.4. Tasarrufun Takip Konusu Borçtan Sonra Yapılması

  • Tasarrufun iptaline konu tasarruf işleminin, davacı alacaklının takibe konu alacağından sonraki bir tarihte yapılmış olması; diğer bir ifadeyle, alacağın (borcun) doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olması gerekir.
  • Bu noktada alacağın doğduğu tarih önem arz eder. Kural olarak alacak, senetten kaynaklanıyorsa senedin düzenlendiği tarihte, kredi sözleşmesinden kaynaklanıyorsa sözleşmenin düzenlendiği tarihte, satış sözleşmesinden kaynaklanıyorsa satışın (devrin/tescilin) yapıldığı tarihte doğar.
  • Davacı, alacağın belirtilen tarihlerden daha önce doğduğunu iddia ve ispat edebilir, kambiyo senetlerinde de gerçek borç ilişkisinin doğduğu tarih iddia ve ispat olunabilir.

2.5. Zarar Verme Kastı

Bazı durumlarda tasarrufun iptali davası açılabilmesi için borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket etmiş olması gerekir. Ancak bu kast, her zaman açıkça ispat edilmek zorunda değildir. Kanun, bazı durumlarda bu kastın varlığını varsaymaktadır. Alt kısımda detaylarına değinilmiştir.

2.6. Tasarrufun İyi Niyetli Olmaması

Tasarrufun iptali davasında aranan bir diğer önemli şart ise, borçlunun tasarrufu yaparken kötü niyetli olmasıdır. Kötü niyet, borçlunun alacaklıların haklarını ihlal etme amacı güderek hareket etmesi anlamına gelir. Bu durum, özellikle borçlu ile üçüncü kişiler arasındaki ilişkilerde önemli bir rol oynar. Eğer borçlu, tasarrufu yaparken alacaklıların durumunu göz önünde bulundurmuşsa ve buna rağmen işlemi gerçekleştirmişse, kötü niyetli olduğu kabul edilir.

Bu şartların tamamının bir arada bulunması halinde, alacaklı tasarrufun iptali davası açabilir. Davanın açılması için yukarıda sayılan şartların yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 277. maddesinde belirtilen diğer hususların da dikkate alınması gerekmektedir.


3. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ZAMANAŞIMI

Tasarrufun iptali davası zamanaşımı yerine hak düşürücü süreye tabi olup, tasarrufun iptali davası kural olarak tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıllık süreye tabidir.

İcra ve İflas Kanunu Madde 284 (Hak Düşürücü Müddet): İptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer.

  • 5 yıllık hak düşürücü süre tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren başlar.
  • 5 yıllık hak düşürücü süre mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
  • Hak düşürücü süre söz konusu olduğundan, bu sürenin geçmesi halinde artık tasarrufun iptali davası açılamaz, açılması halinde dava reddedilir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 278. maddesinde belirtilen 2 yıllık süre ile aynı Kanun’un 279. maddesinde belirtilen 1 yıllık süreler ise tasarrufların iptale tabi olup olmadığının belirlenmesine ilişkin bir kriterdir. Şayet tasarruflar Kanun’da belirtilen bu 1 ve 2 yıllık sürelerden önce yapılmışsa, 5 yıllık hak düşürücü süre dolmamış olsa dahi dava açılamayacaktır. Çünkü böyle bir durumda iptale tabi bir tasarruftan bahsedilemeyecektir (1 ve 2 yıllık bu süreler iptale tabi tasarruflar bölümünde ele alınmıştır).

Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasında ise zamanaşımı süresi ya da hak düşürücü süre bulunmadığından her zaman açılabilir.


4. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI YARGILAMA KURALLARI

4.1. Tasarrufun İptali Davası Basit Yargılama Mı?

Evet, İcra ve İflas Kanunu’nun 281. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulü, daha hızlı ve daha az formalite içeren bir yargılama şeklidir. Bu usulde, cevap ve replik dilekçesi süreleri daha kısadır ve duruşmalar arasındaki süreler de daha kısadır. Bu nedenle tüm ayrıntıların, delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi yararlıdır.

İcra ve İflas Kanunu Madde 281/1 (İptal Davalarında Yargılama Usulü): Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara mütaallik ihtilafları hal ve şartları gözönünde tutarak serbestçe takdir ve halleder.

4.2. Tasarrufun İptali Davası Görevli Mahkeme

  • Kural olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
  • TBK’nun 19’uncu maddesi uyarınca muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasında da görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
  • Ancak, istihkak davasında, İcra ve İflas Kanunu’nun 97. maddesinin 17. fıkrası uyarınca tasarrufun iptali davası karşı dava olarak ikame edilebileceğinden, bu halde görevli mahkeme İcra Mahkemesi olacaktır.
  • Şayet iptal davası, İcra ve İflas Kanunu’nun 235. maddesi uyarınca yani sıra cetveline itiraz şeklinde açılmış ise görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.

4.3. Tasarrufun İptali Davası Yetkili Mahkeme

  • Tasarrufun iptali davasında yetkili mahkeme, genel hükümlere göre, diğer bir ifadeyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5 ve devamı maddelerine göre belirlenir. Dolayısıyla, tasarrufun iptali davasında yetkili mahkeme davalılardan birinin (borçlunun ya da üçüncü kişinin) davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
  • Yine, zarar verme kastı ile yapılan tasarrufun iptali için açılacak davada haksız fiile ilişkin HMK’nun 16’ncı madde hükmü de uygulama alanı bulur ve haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde de dava açılabilir.
  • Bunun yanında, alacağın bir sözleşmeden doğması ve sözleşmede yetki şartının bulunması halinde, sözleşmede kararlaştırılan mahkemede de dava açılabilir.
  • Tasarrufun iptali davası ayni değil, şahsi bir dava olduğundan, taşınmazın aynına ilişkin kesin yetki kuralı uygulanmaz. Yani tasarrufun iptali davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili değildir.

Tasarrufun İptali Davasında Yetki İtirazı:

  • Cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulabilir. Aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davalı borçlu ile davalı üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte yapmaları gerekir.
  • Kesin yetki söz konusu olmadığından, yetki itirazında bulunulmadığı sürece, mahkeme tarafından yetkisizlik kararı verilemez.

4.4. Tasarrufun İptali Davalarında Dava Değeri Nedir?

Tasarrufun iptali davasında dava değeri takip tarihindeki alacak miktarı ile iptali istenen tasarruf konusu malın değerine göre belirlenir ve hangisinin değeri az ise dava değerini o oluşturur. Yani, takip konusu alacak, iptali istenen tasarruf konusu malın değerinden az ise alacak miktarı; fazla ise iptali istenen tasarruf konusu malın değeri dava değerini oluşturur.

4.5. Tasarrufun İptali Davası’nda Harç ve Vekalet Ücreti

Tasarrufun iptali davasında harç ve vekalet ücreti, takip tarihindeki alacak miktarı ile iptali istenen tasarruf konusu maldan hangisinin değeri az ise ona göre belirlenecek dava değeri üzerinden nispi hesaplanır.


5. HANGİ TASARRUFLAR İPTALE TABİDİR?

Hangi tasarrufların iptale tabi olduğu İcra ve İflas Kanunu’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde sayılmış olup, bunlar:

5.1. İvazsız (Karşılıksız) Tasarruflar (İİK m. 278)

Borçlu tarafından yapılan herhangi bir karşılık alınmadan yapılmış olan yani ivazsız bir şekilde yapılan tasarruflar ile ivazsız olduğu kabul edilen tasarruflar iptale tabidir:

  • Bağışlamalar iptale tabidir. Ancak bağışlama taahhüdü bir tasarruf işlemi olmadığından iptale tabi olmadığı gibi, alışılmış, olağan, makul görülebilecek nitelikteki bağışlamalar da iptale tabi değildir.
  • Borçlunun altsoyu ya da evlatlığı ya da kendisini evlat edinen kişi ile yaptığı tasarruflar iptale tabidir.
  • İvazlar arasında açık bir orantısızlık bulunan tasarruflar iptale tabidir. Yargıtay uygulamasına göre açık orantısızlık, değerinin yarısı ya da daha düşük bir bedeli ifade etmekte ve devir tarihindeki değeri baz alınır. Değerdeki sonraki artışlar dikkate alınmaz. Davalı daha fazla bedelle satın alındığını iddia ve ispat edebilir.
  • Borçlunun kendisine veya üçüncü bir kişi yararına kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri iptale tabidir.

İvazsız (Karşılıksız) Tasarrufların İptalinde Süre Şartı: İvazsız tasarrufların iptalinde 2 yıllık süre söz konusu olup, bu süre hak düşürücü süredir. Buna göre, geçici ya da kesin aciz belgesinden veya iflastan geriye doğru 2 yıllık süre içinde yapılan ivazsız tasarruflar iptal edilebilir. Kanunda yazılı “haczin (haciz tutanağının)” aciz niteliği yoksa aciz belgesinden itibaren geriye doğru gidilir.

5.2. Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar (İİK m. 279)

Borcunu ödemeyen borçlu tarafından hacizden ya da acizden veya iflasın açılmasından evvel 1 yıl içinde yapılan aşağıdaki tasarruflarda iptale tabidir:

  • Borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler (Borçlunun teminat göstermediği daha önce taahhüt etmiş olduğu durumlar hariç) iptale tabidir.
  • Mutat olmayan araçlarla yapılan ödemeler iptale tabidir. Örneğin, borçlunun borcuna karşılık olarak devretmiş olduğu malvarlığı iptal edilebilir.
  • Vadesi gelmeyen borç için yapılan ödemeler iptale tabidir.
  • Kişisel hakların güçlendirilmesine yönelik olarak tapuya verilen şerhler iptale tabidir. Örneğin borca batık borçlunun ayni etki doğurması maksadıyla kira sözleşmesinin tapuya şerh verilmesi, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmesi gibi.

Aciz halinde yapılan tasarrufların iptal edilebilmesi için, tasarrufun yapıldığı tarihte borçlunun borca batık olması ve üçüncü kişinin iyiniyetli olmaması gerekir.

Aciz Halinde Yapılan Tasarrufların İptalinde Süre Şartı: Aciz halinde yapılan tasarrufların iptalinde 1 yıllık süre söz konusu olup, bu süre hak düşürücü süredir. Buna göre, geçici ya da kesin aciz belgesinden veya iflastan geriye doğru 1 yıllık süre içinde yapılan tasarruflar iptal edilebilir. Kanunda yazılı “haczin (haciz tutanağının)” aciz niteliği yoksa aciz belgesinden itibaren geriye doğru gidilir.

5.3. Alacaklılara Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar (İİK m. 280)

Malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun, alacaklılarına zarar verme maksadıyla yaptığı işlemler, işlemlerin yapıldığı üçüncü kişi tarafından biliniyorsa ya da bilinmesini gerekli kılıyorsa ve 5 yıl içinde borçluya karşı haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuşsa, borçlu tarafından karşı yapılan tasarruflar iptale tabidir. Buna göre, alacaklılara zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptali için şu şartların sağlanması gerekir:

  • Borçlu borca batık olmalı, malvarlığı borçlarına yetmemelidir.
  • Borçlu alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket etmelidir.
  • Üçüncü kişi iyiniyetli olmamalıdır. Eğer üçüncü kişi borçlunun eşi, üst soyu, alt soyu, üçüncü derece dahil kan ve kayın hısmı, evlat edineni veya evlatlığı ise kural olarak iyiniyetli olmadığı varsayılır. Üçüncü kişi iyiniyetli olduğunu iddia ve ispat edebilir. Yine, Yine, borçlunun ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını ya da mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını devralmakla beraber işyerini sonradan faaliyet gösteren üçüncü kişinin de, borçlunun alacaklılarına zarar verme kastını bildiği ve bu kasıtla hareket ettiği kabul edilir; meğer ki bu üçüncü kişi, iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber TTSG ile; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların öğrenmesini temin edecek şekilde uygun vasıtalarla ilan olunduğunu ispat etsin.

Alacaklılara Zarar Verme Kasıyla Yapılan Tasarrufların İptalinde Süre Şartı: Alacaklılara zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptalinde 5 yıllık süre söz konusu olup, bu süre hak düşürücü süredir. Buna göre, işlemin yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde borçlu aleyhine haciz ya da iflas yoluyla takip başlatılmış olması gerekir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu tarz tasarruflarda bulunan borçlu hakkında diğer şartların varlığı halinde suç duyurusunda bulunulması ve borçlunun cezalandırılması da mümkündür. Zira, alacaklılarına zararı uğratmak maksadıyla malvarlığını eksiltmek İcra ve İflas Kanunu’nun 331. maddesinde suç olarak düzenlenmiş olup, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası öngörülmüştür.


6. SIKÇA SORULAN SORULAR

6.1. Tasarrufun İptali Davasında Arabuluculuk Zorunlu Mu?

Kural olarak, tasarrufun iptali davasında arabuluculuk zorunlu değildir, ancak ticari alacak olarak nitelendirilen kimi uyuşmazlıklarda Bölge Adliye Mahkemeleri’nin arabuluculuk dava şartının gerçekleşmesi gerektiği yönünde kararları da mevcuttur.

6.2. Tasarrufun İptali Davasında Aciz Vesikası Şart Mı?

Evet, kural olarak tasarrufun iptali davasında aciz vesikası şarttır. İstisnai durumlar dışında aciz vesikasının sunulmaması halinde dava şartı yokluğundan dava reddedilir.

6.3. Tasarrufun İptali Davasında Tanık Dinlenir Mi?

Evet, tasarrufun iptali davasında tanık dinlenir. Özellikle muvazaalı işlemlerin ispatında tanık beyanları önemli bir delil teşkil eder. Ancak, tanık beyanlarının tek başına yeterli olmayacağı, diğer delillerle desteklenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

6.4. Tasarrufun İptali Davası Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?

Evet, tasarrufun iptali davası ayni değil, şahsi hak doğrucu nitelikte olduğundan; diğer bir ifadeyle HMK m.36//2 kapsamında kalmadığından, kararın infazı için kesinleşmesi gerekmez ve tasarrufun iptali davası kesinleşmeden icraya konulabilir.

6.5. Tasarrufun İptali Davasının Kabulü Hangi Sonuçları Doğurur?

Tasarrufun iptali davasının kabulünün sonuçları kural olarak şu şekildedir:

  • Hüküm sıklıkla haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi şeklinde olur ve alacaklı, iptal edilen tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yetkisi kazanır. Yani, alacağını tahsil etmek için bu mala başvurabilir. Tasarrufun niteliğine göre karar türleri değişmektedir.
  • Kabul ilamı kesinleşmesi gerekmeksizin, davaya konu takip dosyasına sunulur ve davaya konu tasarrufun haczi ile satışı istenebilir.
  • İptal edilen tasarruf, sadece davacı alacaklıya karşı hükümsüz sayılır. Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki işlem geçerliliğini korur.
  • Karardan iptal davasının tarafı olmayan ve dava açmayan diğer alacaklılar faydalanamaz.
  • Alacaklının davayı açarken sunduğu aciz belgesinde yer almayan alacak için sonuç doğurmaz.
  • Davayı kaybeden üçüncü kişi, daha önce borçluya vermiş olduğu mal veya hakkı ya da değerini isteyebilir.

6.6. Tasarrufun İptali Davası Satışa Engel Mi?

Hayır, tasarrufun iptali davası kural olarak satışa engel değildir. Satışa engel olunması ve hakkın korunması için geçici hukuki korumalara başvurulması gerekir.

6.7. Tasarrufun İptali Davasında Borç Ödenirse Ne Olur?

Tasarrufun iptali davası devam ederken borç ödenirse, İcra ve İflas Kanunu’nun 281.maddesinin son fıkrası uyarınca dava reddedilir ve davalılar aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilir. Ancak, borç kısmen ödenirse dava reddedilmez, kalan miktar üzerinden davaya devam olunur.

İİK MADDE 281/SON: “Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu halde hakim, duruma göre her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder.”

6.8. Tasarrufun İptali Davası Adli Tatilde Görülür Mü?

Tasarrufun iptali davası adli tatilde görülmez. Zira, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 103. maddesi uyarınca adli tatilde, yalnızca belirli dava ve işler görülebilmektedir. Bu kapsamda, ihtiyati tedbir, nafaka davaları, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi gibi konular yer alırken, tasarrufun iptali davası bu listeye dahil değildir. Aynı maddenin birinci fıkrasının “h” bendinde belirtilen “kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler” kapsamında da olmadığından tasarrufun iptali davası adli tatilde görülemez. Bu nedenle, her ne kadar adli tatilde tasarrufun iptali davası açılabilecek ise de, mahkemece görülemez ve adli tatil süresi boyunca süreler işlemez.

6.9. Tasarrufun İptali Davasında Meskeniyet İddiası İleri Sürülebilir Mi?

Tasarrufun iptali davasında meskeniyet iddiası ileri sürülemez; diğer bir deyişle, dava konusu taşınmazın borçlunun meskeni olup olmadığı araştırılmaz. Çünkü, borçlu meskeni olduğunu iddia ettiği taşınmazı üçüncü kişiye satmakla meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılır.

Benzer Yayınlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir