Yargıtay Kararı: Tescilli Bir Ticaret Unvanının Terkin Edilinceye Kadar Ünvansal Olarak Kullanılması Marka Hakkına Tecavüz Teşkil Etmez.

Tescilli Bir Ticaret Unvanının Terkin Edilinceye Kadar Ünvansal Olarak Kullanılması Marka Hakkına Tecavüz Teşkil Etmez.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin T. 29.09.2017, E. 2016/2138 ve K. 2017/3873 Karar sayılı İlamı

KARARIN TAM METNİ:

Taraflar arasında görülen davada… 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/01/2015 tarih ve 2011/2-2015/20 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, müvekkili …’ın …. markasını 28/02/2005 tarihinden geçerli olmak üzere 2005/06308 tescil numarası ile 10 ve 44 sınıflarda tescil ettirdiğini ve koruma altına aldığını, müvekkilinin bu bağlamda ….. ibaresi üzerinde hem 556 sayılı KHK’den hem de TTK’dan doğan münhasır hak ve yetkilere sahip olduğunu, müvekkil markasını bir diğer müvekkili olan ….. Ltd. Şti. kanalıyla tescil olunan sınıflarda kullandığını, 05/01/2010 tarihi itibarıyla davalının, müvekkil şirketin tescilli markası …. ibaresini içinde bulunduran ….. ibaresini ticaret unvanında kullanmaya başladığının tespit edildiğini, karşı yanın …. adıyla verdiği hizmetlerin müvekkiline ait ….. ibareli tescilli markasının onunla aynı iştigal alanında olan 10 ve 44. sınıfta yer alan hizmetleri kapsadığını ileri sürerek, ….. ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, karşı yanın müvekkili adına tescilli markadan doğan haklara iltibas yoluyla tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin manevi tazminat talep hakları saklı kalmak kaydı ile durdurulması ve men’i ile 5.000 TL maddi tazminat ödemesine hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının dava açmada hukuki yararının bulunmadığını, davacının …. markasını … iş yeri için kullandığını, davacı ve davalının sağlık sektöründe hizmet veren iki firma olduğunu, çalışma iş yeri açma usul ve esaslarının Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik ile düzenlendiğini, bu yönetmeliğin 30. maddesine göre sağlık kuruluşunun aynı yazı karakterinde olmak şartıyla ÖZEL ibaresinden sonra ruhsatnamesinde belirtilen kuruluş isminin yazıldığını, davacı, dava dilekçesinde ileride diğer branşlarda da faaliyet göstereceğini belirtmekle, şu anda davalı müvekkilinin iştigal konusu olan fizik tedavi hizmeti ile ilgili bir faaliyetinin olmadığının da açıkça anlaşıldığını, davacının bu aşamada hiçbir zararı olmadığı ve müvekkilinin davacının …. markasına herhangi bir tecavüzü olmadığının da tartışmasız olduğunu, TTK’nın 52. maddesi uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının, münhasıran sahibine ait olduğunu belirterek, haksız, dayanaksız ve kötü niyetli iddia ve taleplerin reddini istemiştir.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalının söz konusu ticaret unvanını kullanmak suretiyle davacı marka haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle davacının tecavüzün durdurulması ve men’i talepleri yönünden davanın kabulüne, maddi tazminat talebi yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Davacının davalının ticaret unvanının terkini talebi de olduğu halde, mahkemece bu taleple ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığından davacı vekilinin buna ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Davalı tescilli ticaret unvanı kullanmaktadır. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı münhasıran sahibine ait olup, tescilli bir ticaret unvanının terkin edilinceye kadar ünvansal olarak kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmez. Somut olayda, davalı, ticaret unvanını tescilli olduğu şekilde ve ünvansal olarak kullanmış olup, markasal kullanımın bulunmadığı bu durum davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği gibi, davalının tescilli ticaret unvanını kullanımının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat olunmadığından tecavüzün tespiti ve maddi-manevi tazminat taleplerinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiş hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Bozma sebep ve şekline göre davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir