ALACAK DAVASI
  • ALACAK DAVASI NEDİR? Alacak davası, kişinin yasal yollarla tahsil edemediği parasal değeri olan her türlü hakkını (kira, ödünç para, senet, çek, fatura vb.) mahkeme aracılığıyla talep etmesini sağlayan hukuki bir yoldur. Bu dava türü, alacaklının borçludan olan hakkını faizi ile birlikte talep etmesine imkan tanır. Alacak ve verecek davalarında, alacaklı tarafın elindeki belgelerin (sözleşme, senet, fatura gibi) hukuki geçerliliği büyük önem taşır ve davanın seyrini doğrudan etkiler. Zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi gereken bu dava türünde, borçlunun ödeme gücü ve mal varlığı da dava sürecini şekillendirir.
  • ALACAK DAVASI TÜRLERİ NEDİR? Alacak davası türleri, borçlunun yükümlülüğünün kaynağına göre farklılık göstererek sözleşmeden doğan alacak davaları (kira, satış, eser sözleşmeleri vb.), haksız fiilden kaynaklanan alacak davaları (tazminat talepleri) ve sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davaları olmak üzere üç ana başlıkta incelenir. Her bir alacak davası türü, kendine özgü ispat yükü ve zamanaşımı sürelerine tabi olup, alacaklının hakkını en etkili şekilde korumak için doğru dava türünün seçilmesi büyük önem taşır. Alacak davası türlerinin belirlenmesinde borç ilişkisinin niteliği ve dayanağı belirleyici rol oynar; örneğin kira alacağı davası için yazılı kira sözleşmesi veya banka dekontu gibi belgeler gerekirken, haksız fiilden doğan alacak davalarında zararın ispatı ve nedensellik bağının kurulması önem kazanır. Bu dava türlerinin her biri için kanunda öngörülen farklı zamanaşımı süreleri ve yargılama usulleri bulunduğundan, dava açmadan önce uzman bir avukattan danışmanlık alınması önerilir.
  • ALACAK DAVASI AÇILABİLMESİNİN ŞARTLARI NEDİR? Alacak davası açılabilmesi için öncelikle ortada muaccel (vadesi gelmiş) ve hukuken geçerli bir alacağın bulunması, bu alacağın ödenmemiş veya eksik ödenmiş olması ve alacaklının dava açma hakkının zamanaşımına uğramamış olması temel şartlardır. Alacak davası açabilmek için alacağın varlığını ispatlayacak delillerin (senet, çek, fatura, banka dekontu, yazılı sözleşme gibi) bulunması ve dava açma süresinin geçmemiş olması gerekir, ayrıca borçlunun temerrüde düşürülmüş olması da dava açılabilmesi için önemli bir koşuldur. Alacak davası açma şartlarının tamamlanması için borçluya yasal süre verilerek borcun ödenmesi için ihtarname çekilmesi önerilmekte olup, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi halinde dava dilekçesinin hazırlanması ve mahkemeye sunulması gerekmektedir. Her bir alacak türü için farklı zamanaşımı süreleri olduğundan, bu sürelere dikkat edilmesi ve sürenin geçirilmemesi önem taşır; örneğin kira alacakları için 5 yıl, ticari alacaklar için (genellikle) 10 yıl gibi farklı süreler söz konusudur.
  • ALACAK DAVASI GÖREVLİ MAHKEME NEDİR? Alacak davasında görevli mahkeme, uyuşmazlığın türüne göre değişir. Genel olarak sözleşmeden doğan borç ve alacak uyuşmazlıklarında Asliye Hukuk Mahkemeleri, ticari nitelikteki alacaklar için Asliye Ticaret Mahkemeleri, kira alacaklarında Sulh Hukuk Mahkemeleri, işçi alacakları davalarında ise İş Mahkemeleri görevlidir. Örneğin, bir işletme ile müşteri arasındaki alacak davası Tüketici Mahkemesi’nde, işçinin kıdem tazminatı talebi ise İş Mahkemesi’nde görülür. Hangi mahkemeye başvurulacağı, alacağın kaynağına ve tarafların statüsüne bağlıdır. Bu hususta alanında uzman bir avukattan destek alınması tavsiye edilir.
  • ALACAK DAVASI YETKİLİ MAHKEME NEDİR? Alacak davasında yetkili mahkeme, uyuşmazlığın türüne göre değişmektedir. Genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak, sözleşmeden doğan alacak davalarında sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Örneğin, bir borcun ödeneceği yer belirlenmişse, o yer mahkemesinde de dava açılabilir; ticari alacak davalarında ise davalının merkezinin bulunduğu mahkeme yetkilidir. Daha fazla bilgi için avukata danışmanız önerilir.
  • ALACAK DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRELERİ NEDİR? Alacak davası zamanaşımı süreleri, alacağın kaynağına ve hukuki niteliğine göre farklılık gösterir; genel zamanaşımı süresi 10 yıl olmakla birlikte, kira alacakları için 5 yıl, haksız fiilden doğan alacaklarda öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıl, iş hukukundan kaynaklanan alacaklarda 5 yıl, kambiyo senetlerinden (çek, bono, poliçe) doğan alacaklarda 3 yıl, haksız rekabetten doğan alacaklarda 3 yıl zamanaşımı süresi uygulanır. Alacak davası zamanaşımı sürelerinin belirlenmesinde borç ilişkisinin niteliği ve dayanağı büyük önem taşır; örneğin bir avukatlık ücret alacağı için zamanaşımı süresi hizmetin tamamlandığı tarihten itibaren 5 yıl iken, bir tazminat alacağı için zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her halde olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl zamanaşımı süresi uygulanır. Zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında, sürenin başlangıç tarihi, süreyi kesen veya durduran sebepler ile sürenin sona erme tarihi dikkatle incelenmeli ve takip edilmelidir.
  • ALACAK DAVASI EDA DAVASI MIDIR? Evet, alacak davası bir eda davasıdır; çünkü davacı, davalının belirli bir miktar parayı ödemesini veya bir edimi yerine getirmesini talep etmektedir. Alacak davasının eda davası olma özelliği, alacaklının borçludan somut bir talepte bulunmasına ve mahkeme kararıyla bu talebin icra edilebilir hale gelmesine dayanır; örneğin kira alacağı davasında kiracıdan belirli bir miktar paranın ödenmesi, satış sözleşmesinden doğan alacak davasında satış bedelinin tahsili veya tazminat davasında zararın giderilmesi talep edilir. Alacak davasının eda davası özelliği, mahkeme kararının icraya konulabilir nitelikte olmasını sağlar; bu özellik sayesinde davacı, dava sonucunda elde ettiği ilama dayanarak icra takibi başlatabilir ve alacağını tahsil edebilir. Ayrıca bazı özel durumlarda alacak davası, belirsiz alacak davası veya kısmi dava şeklinde de açılabilir; örneğin alacağın miktarı henüz tam olarak belirlenemiyorsa belirsiz alacak davası şeklinde açılabilir ya da yüksek miktarlı alacaklarda yargılama giderleri riski nedeniyle kısmi dava yoluna başvurulabilir. Detaylar için Eda Davası konulu makalemizi inceleyebilirsiniz.
  • ALACAK DAVASI NASIL AÇILIR? Alacak davası açmak için öncelikle alacağın varlığını ispatlayan belgeleri (sözleşme, fatura, senet, çek, banka dekontu vb.) toplayarak görevli ve yetkili mahkemeye sunulacak dava dilekçesini hazırlamak, gerekli harç ve masrafları yatırmak ve dilekçeyi mahkeme kalemine teslim etmek gerekmektedir. Alacak davasının açılış süreci, dava türüne göre farklılık gösterebilir; örneğin ticari davalarda delillerin baştan sunulması zorunludur, tüketici davalarında harç muafiyeti vardır, iş davalarında arabuluculuk dava şartıdır ve bazı alacak davalarında önce borçluya ihtarname gönderilmesi gerekebilir. Alacak davası açılırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır; davanın süresinde açılması (zamanaşımı sürelerine uyulması), doğru mahkemede açılması (görev ve yetki kurallarına uyulması), dava değerinin doğru hesaplanması (harç ve yargılama giderlerinin belirlenmesi için), delillerin eksiksiz sunulması ve varsa dava şartlarının (arabuluculuk gibi) yerine getirilmesi büyük önem taşır. Dava dilekçesinde alacağın kaynağı, miktarı, muaccel olduğu tarih, faiz talebi ve hesaplanma şekli gibi hususların açıkça belirtilmesi, ayrıca davalının kimlik ve adres bilgilerinin eksiksiz yazılması gerekir.
  • ALACAK DAVASI MI İCRA TAKİBİ Mİ? Alacak davası mı icra takibi mi seçimi, alacaklının elindeki belgelerin niteliğine göre değişir; eğer alacaklının elinde ilam niteliğinde bir belge (mahkeme kararı, noter senedi, çek, bono gibi) varsa doğrudan icra takibi başlatmak daha hızlı ve ekonomik bir yol iken, böyle bir belge yoksa veya alacak tartışmalı ise alacak davası açmak daha uygun olur. Alacaklının hangi yolu seçeceği, borçlunun durumu ve alacağın niteliğine göre farklılık gösterir; örneğin kiracının kira borcunu ödememesi durumunda kiralayan, elinde kira sözleşmesi varsa ilamsız icra takibi başlatabilirken, iş sözleşmesinden doğan alacaklar için önce arabulucuya başvurulması ve anlaşma sağlanamaması halinde dava açılması daha uygundur. Alacak davası ile icra takibi arasındaki tercihi etkileyen önemli faktörler vardır; icra takibi daha hızlı sonuç vermekle birlikte borçlunun itirazı halinde takip durur ve itirazın kaldırılması davası açılması gerekir, buna karşılık alacak davası daha uzun sürmekle birlikte alacağın varlığı kesin hükümle tespit edilir. Her iki yolun da kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunduğundan, alacaklının somut olayın özelliklerine göre (alacağın miktarı, borçlunun ödeme gücü, elindeki belgelerin niteliği, zamanaşımı süreleri gibi) hangi yolu seçeceğine karar vermesi gerekir.
  • ALACAK DAVASI KESİNLEŞMEDEN İCRAYA KONULABİLİR Mİ? Alacak davası kesinleşmeden icraya konulabilir mi sorusunun cevabı, alacağın türüne ve mahkeme kararının niteliğine göre değişiklik gösterir; genel kural olarak alacak davası sonucunda verilen kararın kesinleşmesi beklenmeden icraya konulması mümkündür ancak bazı özel durumlar ve istisnalar mevcuttur. Alacak davası sonucunda verilen kararın kesinleşmeden icraya konulmasında farklı uygulamalar vardır; örneğin nafaka alacaklarına ilişkin kararlar derhal icra edilebilirken, taşınmazın aynına veya kişilik haklarına ilişkin kararların kesinleşmesi beklenir, iş davalarında ise genel olarak işçi lehine verilen kararlar için kesinleşmeden icra takibi başlatılabilir.
  • SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLI ALACAK DAVASI VE TÜRLERİ NEDİR? Sözleşmeden kaynaklı alacak davaları, taraflar arasında yapılan hukuki işlemlerden doğan parasal taleplerin mahkeme yoluyla tahsili için açılan davalardır; bu davalar kira sözleşmesinden doğan alacak davaları (5 yıl zamanaşımı), satış sözleşmesinden doğan alacak davaları (10 yıl zamanaşımı), eser sözleşmesinden doğan alacak davaları (5 yıl zamanaşımı), hizmet sözleşmesinden doğan alacak davaları (5 yıl zamanaşımı) ve vekalet sözleşmesinden doğan alacak davaları (5 yıl zamanaşımı) gibi çeşitli türlerde olabilir. Sözleşmeden doğan alacak davalarında, sözleşmenin geçerliliği, tarafların yükümlülükleri ve borcun muaccel olma tarihi gibi hususlar önem taşır; örneğin kira alacağı davalarında kira sözleşmesinin varlığı ve kira bedelinin ödenmediğinin ispatı gerekirken, eser sözleşmesinde işin tamamlanması ve bedelin ödenmemesi durumu söz konusudur.
  • SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN KAYNAKLI ALACAK DAVASI NEDİR? Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası, hukuki bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen kişiye karşı açılan ve zenginleşmenin iadesini talep eden bir dava türüdür; bu dava, hataen yapılan ödemelerin iadesi, geçersiz sözleşmelere dayalı ödemelerin geri alınması veya başkasının malvarlığı değerlerinin izinsiz kullanımından doğan kazançların iadesi gibi durumlarda açılabilir. Sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davalarında zamanaşımı süresi, zenginleşmenin ve zenginleşenin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır; örneğin yanlışlıkla fazla yapılan bir ödemenin iadesi için açılacak davada, hatanın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde dava açılması gerekir.
  • HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLI ALACAK DAVASI NEDİR? Haksız fiilden kaynaklı alacak davası, bir kişinin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı sonucunda başka bir kişiye verdiği zararın tazmini için açılan dava türüdür; bu davalar trafik kazasından kaynaklanan tazminat davaları, iş kazasından doğan tazminat davaları, hakaret veya küfürden kaynaklanan manevi tazminat davaları gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Haksız fiilden doğan alacak davalarında zamanaşımı süresi, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır; örneğin bir trafik kazası sonucu oluşan maddi zararın tazmini için kazanın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde dava açılması gerekirken, iş kazasından doğan tazminat davalarında farklı zamanaşımı süreleri uygulanabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir